Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın ağzından çıkan her kelime piyasalar tarafından olumsuz algılanmaya devam ettiği gibi göreve geldiği süreçten bu yana planladığı hiçbir projeyi hayata geçirememiş olması kendi hanesine eksi paraf olarak ekleniyor. Geçtiğimiz ay Washington Post ve ABC News’in ortak hazırladığı ankete göre, ABD halkının Trump’a olan güveninin yüzde 42’den yüzde 36’ya gerilediğini görmüştük. Gözden düşen bu performansa bakarak, Kuzey Kore karşısındaki tutumunun da pek sağlıklı olmadığını söyleyebilirim.
Bilindiği gibi Trump, sosyal medyadan Kuzey Kore’ye ithafen bulunduğu tehdit vari açıklamalar, buna karşılık Kuzey Kore cephesinde halkın ülkenin lideri Kim Jong-un’a olan güvenini göstermek için düzenlediği tek birlik yürüyüşü, deyim yerindeyse suları durultmamıştı/ şuan için durultacak gibi de gözükmüyor. Bilindiği gibi iki ülke arasındaki gergin ortam ilk olarak Kuzey Kore'nin nükleer balistik füze denemeleri nedeniyle yükselmişti. ABD, Kuzey Kore'nin nükleer silahsızlandırılmasını isterken, Kuzey Kore ise ABD'nin saldırgan politikalarını gerekçe olarak göstererek nükleer programına devam edeceğini açıklamıştı.
Bu tip tedirginlik hissedilen ortamlar ise altın tarafının en sevdiği gelişmeler olarak biliniyor, kaldı ki bunu VIX endeksi (korku endeksi) üzerinden de görebilmemiz mümkün. VIX endeksi bir haftada ortalama yüzde 63’e yakın değer kazandı. Nitekim altın tarafında geçen hafta yukarı yönlü atakların bir hayli güçlü kaldığını gördük. Fakat bu yukarı yönlü hareketliliği yalnızca siyasi gelişmelerin desteklemediğini hatırlatmamızda fayda var. Dolar Endeksi (DXY) Aralık 2016’dan bu yana aşağı yönlü bir trend yakalamış durumda. Yavaş yavaş trend değişimine girme çabası gözümüze çarpmış olsa da fiyatlamalar henüz 94.20-95.00 aralığına taşınmadı.
Fiyatlamaların bu aralığın üzerine tırmanması endeks için alıcılı seyrin başlangıcının habercisi olabilir. Ancak bu bölgeden ne kadar uzak olunursa dolarda negatif baskının bir o kadar artabileceğinin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Diğer bir katkı ise ABD 10 yıllık tahvillerinden geliyor. ABD 10 yıllıklarındaki 2.30 bölgesinden kaçış sürüyor toparlanma hedefi olarak gördüğüm bu bölgenin altında bir grafik çiziliyor olması ons altının olumlu performansına artı olarak eklenebilir. Asıl şüphenin ise ETF’lere bakılarak duyulması gerektiğini düşünüyorum. ETF’lere baktığımızda temmuz ayından bu yana ton bazlı alımlarda azalmalar mevcut ve bu azalma ağustos ayında da devam ediyor. SPDR Gold Shares’den (dünyanın en büyük altın fonu) elde ettiğim veriler doğrultusunda, temmuz ayına 846.29 ton alımla giren ETF’in, 10 Ağustos itibariyle ellerinde bulunan alımları 786.27 tona düşürdüğünü görüyoruz. Bu durum şuan ki hareketli siyasi ortamın etkisiyle fiyatlamalara ara ara yansımış olsa da altında daha da yukarı hedefler için bir risk unsuru oluşturabileceğini düşünüyorum.
Teknik olarak, 1280 dolar bölgesinin üzerinde sağlam bir görünüm çizen ons altın sağlam bir görünüm ortaya koyuyor. Bu seviyenin üzerinde mevcut tutumun devam etmesi kritik 1296 dolar direncine daha kısa süre içerisinde yaklaşmayı sağlayabilir. Fakat buralardan gelebilecek kar realizasyonlarına dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü 1296 dolar bölgesi bir anlamda 10 Temmuz’da başlayan düzeltme hareketinin son durağı olabilir. Dolardaki olası toparlanma eğilimini de hesaba kattığımız zaman 1270-1260 aralığı yeniden gündemimize oturabilir. Gram altın kanadında ise daha önceki yazılarımda da belirttiğim görüşümü korumaya devam ediyorum. Fiyatlamaların geçtiğimiz hafta 145 hattının üzerine tırmanmış ve bu bölgenin üzerini görmüş olması son derecek güzel bir mesaj. İvmenin devam etmesiyle 148-150 dirençleri takibimizde kalmaya devam edebilir. Aşağıda ise 145-143 destek seviyeleri olarak olası yön değişim pozisyonlarında radarımızda olabilir.